17 Mayıs 2010 Pazartesi

Şampiyon...

Ben Fenerbahçe taraftarıyım. Taraftarlığımın onmaz hale gelişi 3 yıl önce kızımla birlikte, evet ikimizin yalnız, Kadıköy'de bir Manisa- Fenerbahçe maçını izlememize dayanır. Orada Manisa'yı
6-0 veya başka bir çarpıcı skorla yenmemizden etkilenmedim, hayır! Orada başka bir havayı soludum, içim kabardı, gurur duydum. Zaten ondan önce iki kadının biletini alıp tribünde sinemaya
gelmiş gibi oturup bir show izlermiş gibi maç izleyebileceğini rüyamda bile göremezdim.
Bu haftasonu şampiyonluk maçı vardı. Her yer erken (tabii ki fazla erken) bir karnaval havasına bürünmüştü. FB iyi oynadı , ama olan oldu maç 1-1 bitti. Diğer yanda Bursa BJK yi 2-1 yendiği için şampiyon oldu. Biz FB liler çok üzüldük, kahrolduk, elimizden kayan şampiyonluğa. Maç sonrası bazı kendini bilmezlerin, ki bunlar her takımda var Türkiye gerçeği olarak, yaptığı taşkınlıklar da ayrı bir üzüntü kaynağıydı.

Bütün bunlar , bu durumda yaşanacak normal travmalardı. Ama asıl büyük şaşkınlığı maçtan daha sonra yaşadım. Aynı gece Gençlerbirliği'ne yenilen, güç bela 3. olan GS'lilerin, Bursa'ya yedek takımla, ve Bursa taraftarı olduklarını açıklayarak giden ve kalede büyük misavirseverlik sergileyen BJK'lilerin savaş çığlıklarını, coşkularını anlayamadım. Bursaspor' u tebrik edip efendice geriye çekilip ben nerede yanlış yaptım diye düşünmek yerine çılgınca Fb'lilerden ben de bir parça koparabilir miyim derdine düştüler. Spor anlayışı karşılaşmaları kazanıp onu bunu kızdırmak, geyik yapıp eğlenmekle sınırlı olan taraftar maalesef her takımda var. Ama bu anlayışta olmayan, sporu zevk için izleyenlerin de taciz edilmesi, hem de bu tarif ettiğim gruba girmeyen karşı takım taraftarlarının da bu linç kalabalığına katılması, olayın korkutucu boyutlarını sergiledi. Onmaz yaralar açıldı.

Bu kafalarla Türk sporu ilerlemez, sadece kendi başını ezer.....
Bu yazı cream&white'ta ne mi arıyor?
Biz temizlik, dinginlik, saflık dedik ya taa en başta,
İşte onun için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder