2 Haziran 2014 Pazartesi

BENİM KOZAM....



Dalga geçer gibi "her yaşın bir güzelliği var" diyenlere hep güldüm. Çünkü yaşlanmanın çok zor bir süreç olduğunu çok yakından gördüm, yaşadım. Ama, 60'a merdiveni dayadığım şu 57. doğumgünümde bu lafın pekde boşuna söylenmediğine inandım. Dün gece saat 24:00 ü bir geçtiğinde üzerimi saran ipek liflerinin harika temasını hissettim. 57 yıllık yaşamımda kocaman bir aile, 32 yıllık her anı birlikte geçirmekten heyecan ve mutluluk duyduğum bir eş, hem çocuklarım hem en yakın arkadaşlarım demekten gurur duyduğum iki harika insan,onların sevdikleri ,benim de sevdiklerim, hepsi birbirinden değerli eski arkadaşlarım, daha yeni arkadaşlarım, yani kısaca tüm sevdiklerimin üzerimde çok güzel hisler veren bir koza oluşturduklarını hissettim. Hayatın en güzel başarısının bu kozayı oluşturmak olduğunu ve bunu ancak geçen yıllarla başarılabildiğini keşfettim. Her yaşın güzelliği bu kozaya her yıl yeni bir ipek dokunuş katabilmekmiş. Bu katkıyı yapan  sevdiklerime, arkadaşlarıma minnettarım.
Kozasını oluşturan gençlere, yorulup yarıda bırakanlara da mesajım şu olacak; bu duyguyu tatmak için verilen mücadeleye, sabıra , acıya, hoşgörüye herşeye değer, hayattan asla pes etmeyin...

57!


57 yıl önce, yani 1957'de,
Buradan çok ama çok uzak bir galakside
Bir kız çocuğu dünyaya geldi.

Güneşin daha az zararlı olduğu günler,
Bilek gücünün yok'tan 'var' edebildiği zamanlar.
Türkiye daha çağdaş ve yeşil iken
Hala komşunun bahçesinden elma, limon, portakal kaçırabildiğin,
Sopa yediğin ama kazık yemediğin günler

3. çocuk -en az 3 çocuk dayatması olmamasına rağmen hayret-
Adını Sema koydular
Minik, şeker menekşe gözlü bir kız
Boğaziçi Üniversitesi'ni başarıyla tamamladığında
bıraksalar ..uzun bacakları üstünde yaylanarak 
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak 
kariyerine atlayacaktı

durmadan hayal değiştiriyorduk
çetrefil bir hayat herkesin korktuğu
kaderlerimiz kalındı sevinçlerimiz çabuk
yaşamadan dağılıyor yarısından çoğu
demeden bir adama çok  güvendi ve sevgi üzerine 2 çocuklu bir hayat kurdu

biliyorum gölgede senin uyuduğunu
bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin
hazların aleminde yumulmuş kirpiklerin
yüzünde bir tebessüm bu ağır öğle sonu

...sonsuz bir hayat diliyorum seninle
öyle ki bu hayat bitse bile diğer hayatta yine beraber olalım
sonrası, berisi ve ilerisinde
tüm zamanlar bizim olsun
bilinçli tutsaklar gibi geçirirken ömrümüzü
aksine zaman bizim tutsağımız olsun
yaşayalım yaşlanalım ve tekrar doğalım

...Yıllar sonra bu yazıyı tekrar okuduğumuzda yüzümüzde yine tebessüm olsun

İyi ki doğdun benim güzel annem
İyi ki doğdun ve bana bu güzel hayatı verdin

I don't believe in an interventionist God
But I know, darling, that you do
But if I did I would kneel down and ask Him
Not to intervene when it came to you
Not to touch a hair on your head
To leave you as you are
And if He felt He had to direct you
Then direct you into my arms

Into my arms, O Lord
Into my arms, O Lord
Into my arms, O Lord
Into my arms

And I don't believe in the existence of angels
But looking at you I wonder if that's true
But if I did I would summon them together
And ask them to watch over you
To each burn a candle for you
To make bright and clear your path