22 Aralık 2010 Çarşamba

Cheers December


Aralık son bulurken geride kalan ve kalacak olan şeyler; Christmas yemekleri, yılbaşı partiler, yeni yıl kahvaltısı, Pera'daki Frida Kahlo Diego Rivera sergisi, tarçın kokulu alışveriş turları, koyu yeşil ve kırmızının cazibesi, Roma'da é finitooo bağırışları, uzaktaki dostlarla özlem giderilmesi, How I Met Your Mother'ın 6. Sezon 12. bölümünün izlenmesi ve yeni hediyeler..


 

21 Aralık 2010 Salı

Piu Semplice Capodanno



Her bulduğun şeyi çam ağacına bağlamak değildir yılbaşı hazırlığı. Olayı ufak detaylarla bir rituel haline getirmektir her zaman. Bu yüzden fotoğraftaki ufak ağaç ve gümüş renkli hediye paketleri favorim.








Yeni Yılın Rengi Kırmızı


Normalde hayatımda pek yeri olmayan kırmızı renk yeni yıl etkisiyle kendini göstermeye başlıyor. Ofisteki en ufak çiçekten sokaktaki ışıklara kadar gözüm takılıyor. Ben de fotoğraflamadan edemiyorum.





 

En Büyük Hediye


İnsan hafızası ve algısı gerçekten çok ilginç. Aynı bir puzzle gibi birleştiriyor herşeyi gün boyu. Metrodaki billboard'ta "En Büyük Hediye Mutluluktur"  reklamını görüp duraksıyor, aradan gelen keman sesleriyle düşünüyor geçen senenin eksilerini artılarını. Hatırlananlar sadece çevremizde bu seneyi bizimle paylaşanlar kalanı çöpe gidiyor. Ishak Alaton'un Her Yaşta Ceviz Kırmalı yazısını okuyunca mutluluk, sağlık - çok sık kullandığımız ,önemli ama içi boşaltılan kavramlar- daha da değerli hale geldi. Paranın satın alamayacağı şeylerin insana asıl hazzı veren olduğu ve bu dünyaya birşeyler katmanın en büyük mutluluk olduğundan bahsediyor.



Küçük parantez şeklinde dün heyecanla arayan annemden mutluluk verici bir haber alıyorum. Her zaman keyifle ve gururla izlediğimiz Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol Takımı Katar'da düzenlenen Dünya Bayanlar Voleybol Şampiyonasında Dünya Şampiyonu oldu! Hem de 3-0'lık bir skorla tek bir set bile vermeyerek. Futbolda dengelerin değiştiği bu zamanlarda insanların farketmesi gereken birşey var, çim sahanın dışında bir yerlerde çok büyük gelişmeler oluyor, sadece yetenekleriyle değil, okuyarak, çalışarak, kendilerine birşeyler katarak ve tüm spor ahlakıyla mücadele veren sporcularımız var. Bu yüzden Sarı Melekleri izlemek en az Sinan Erdem'de Fenerbahçe Ülker'i izlemek kadar güzel, bütün takımlara örnek olması gereken derecede gurur verici

http://www.creamandwhite.tumblr.com/ 'da yılbaşı ağacı kuruldu. Charlie Brown kardan adamını yapmaya başladı. En zevkli yılbaşı masaları için kırmızı detaylar dolaplardan çıkmaya başladı.

En Büyük Hediye demiştim. Cevabın mutluluk olduğu aşikar. Ailen ve sevdiklerinle paylaştığın anların dışında kendine ait bir dünyan , uğraşların, zevklerin, bakış açın olduğu zaman mutlusundur.

14 Aralık 2010 Salı

Renkli Detaylar


Yeni yıl zamanı yaklaştığında yeşil, kırmızı, gümüş, altın tonlarını seviyorum. Kusursuzca parlayan süsler, görünce içimizi ısıtan kırmızı, belki de Santa efsanesine en yakın olduğumuz anlar. Izmir'de geçen mükemmel çocukluk Alsancak'ı aralık ayında mükemmel bir yer yapardı hayallerimde. Hiç bitmeyen, uçsuz bucaksız bir semt gibi gelirdi Alsancak. Yılbaşı alışverişine çıkıldığında vücudumda  serotonin salgılanırdı bolca. Değişik paketler, süsler, eller dolu eve dönülürdü. Yorgunluk atmak için eskiden Kordon'da Zara'nın şu an mahvetmiş olduğu binada bulunan Vakko'ya gidilir sıcak çukulata içilirdi. Piu Piu kokuları sarardı her yanı. Güzel bir film yılbaşı filmine gidilirdi İzmir sinemasında, o ruh artık köşeyi sarardı..

Aslında yazdıklarımın fotoğrafla bir bağlantısı yok. Sadece siz küçükken herşey daha güzel,daha büyük, daha dolu geliyor. Büyüyünce tadını eskisi kadar alamamamız ruhumuzun vaktiyle yeteri kadar doymasından değil, daha seçici daha gerçekçi olmamızdan kaynaklanıyor.



Yılbaşı masalarında da cream & white devreye girince mükemmel sonuçlar alabiliyoruz. Araya küçük detaylarla yeşil, kırmızı, altın , gümüşü ekleyince sadece en sevdiğiniz insanlarla bir yılı kapamak kalıyor insana.


The Way We Were


Şimdi açık yüreklilikle söyleyin, kış gelince kim kendini karın, soğuğun ortasına atmak istiyor? Sıcak evinden erken saatlerde çıkıp zevkle koşuşturmacaya giriyor? Sıcak birşeyler yudumlayıp o kocaman koltuğa gömülmek, yanında aile,dost ve üzerinde en rahat kıyafetler. Geçen hafta tesadüfen karşıma çıkan Sydney Pollack'ın yönettiği Barbara Streisand ve Robert Redford'ın başrollerini paylaştığı The Way We Were filmi soundtrack'i ve nostaljisiyle beynimde yer etti. Açıkçası ilk kar telaşının hüznüne de çok yakıştı. Yeni Yıl kurabiyelerime başlamadan önce Aralık'ın heybetini kucaklamak istedim. creamandwhite.tumblr.com bunu fotoğraflarla çoktan yaptı bile


 

Memories, light the corners of my mind
Misty watercolor memories of the way we were.
Scattered pictures of the smiles we left behind
smiles we give to one another
for the way we were.
Can it be that it was all so simple then
or has time rewritten every line?
If we had the chance to do it all again
tell me would we? Could we?

Memories, may be beautiful and yet
what's too painful to remember
we simply choose to forget
So it's the laughter we will remember
whenever we remember
the way we were.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Kış'a Lodosla Merhaba



Kışa geri sayım bitmek üzere, Eylül'de bizi korkutan soğuk dalgası lodosla kırıldı. Avrupa'dan kar haberleri gelirken incecik ceketle sahilde yürüyüşler yapabiliyoruz. Kar fobisi olan bir insan olarak mutluluk verici herşey ancak..

Geçen sene Nisan'a kadar kar yağdığı aklımdan çıkmıyor, Haziran sonunda doğumgünümü kutlarken yağmur ve soğuk dalgası ve mevsimler kaydı mı diye düşünmeden edemiyorum, Aralık bir sonbahar başlangıcı olabilir mi yeni düzende?

Daha 1 ay boyunca lodos zararsızca dolansın çevremizde, Dünya Rakı Haftası kutlansın http://www.dunyarakihaftasi.com/  ardından Şişhane'de yeni açılan Bird keşfedilsin, Hayal Kahve'sinde 70'ler 80'ler ziyaret edilsin  ve Piazza di Spagna toplanma noktamız olsun.

Hayatı saran tüm rutinlere inat yeni haberler, gelişmeler , programlarla dolu bir Aralık, kapıda..

25 Kasım 2010 Perşembe

Bu Bir Masal



Yağmurlu bir kış gününde, kalabalıktan, gürültüden, türban tartışmalarından,
komutanların açığa alınmasından, yetkili kişilerin palavralarından, işten, işsizlikten, bunaldıysanız eğer, güzel bir sinema keyfi yapın. Hiçte tumturaklı konusu olmayan, sade basit oyuncularıyla,
masal tadında işlenen ama insanın içini unutulmaya yüz tutmuş sıcacık duygularla dolduran
Çağan Irmak'ın yönettiği 'Prenses'in Uykusuna' gidin. Bence pişman olmayacaksınız....

10 Kasım 2010 Çarşamba

Kasımpatları



Bizlerin ilkokul çağlarında,okulda yapılan 10 Kasım anma törenlerinde herkes okula
elinde bir demet kasımpatıyla giderdi. Katmerli, kocaman kartopuna benzeyen
kasımpatları vardı. Şimdi insanların içlerindeki coşkular gibi kasımpatları da
cılızlaştı. Ama yine de ben ne zaman çiçek tezgahlarında kasımpatı görsem, 10 Kasım
aklıma gelir, hüzünlenirim. En büyük değerlerini anmak, hatırlamak eskiden olağan
iken şimdi bir zorlama gibi geliyor insanlara. Halbuki Atatürk'ümüze ne kadar çok
şey borçlu olduğumuzu hatırlamak bizim hedeflerimizi de büyütür aslında. O zaman
türban, tesettür, ve benzeri safsata ile uğraşacağımıza ileriye bakar, büyük hedefler koyarız kendimize, aynen Mustafa Kemal gibi.

4 Kasım 2010 Perşembe

Sweet November


Kasım ayında Butterfly Chocolate'tan el yapımı çikolatalar alınır, pazar kahvaltıları pancake sürpriziyle açılır ve Alaçatı'dan gelen zeytinler eşlik eder tüm tatlara. Sweet November'ın en iç açıcı fotoğraflarıyla beraber...

2 Kasım 2010 Salı

Antakya Yemek Demek


Antakya mutfağı Halep'ten sonra cennet gibi birşey. Çok gelişmiş bir yemek kültürü var.
Yazmaya çalıştığım yemek kitabı nedeniyle benim fazlaca ilgimi çekti. Öncelikle kullanılan malzemeler o kadar iyi ki, ortaya bu çeşitliliğin çıkmasına şaşırmamak gerek. Yenilenmeye ihtiyacı olan süper mozaiklerle dolu müzesi, defne kokulu Titus Tünel'i, Kaya mezarları, Hıristiyanlığın ilk yayılmaya başlandığı St. Pierre Kilisesi, Habib Neccar Camii, hepsi olağanüstü ama bence,
Antakya deyince önce akla gelen; YEMEK, YEMEK , YEMEK...

1 Kasım 2010 Pazartesi

ALEPPO !!!




Cumhuriyet Bayramı gibi anlamlı bir günü Halep'te yani bir Suriye kentinde geçirerek çelişki dolu
bir tatil yaşadım. Keşke, Cumhuriyetimizin bize kazandırdıklarını ülkemizdeki başı (aklı) bağlılarda
görebilseler, yaşayabilselerdi. Şehrin inanılmaz eski, güzel yapıları bağnazlık, tembellik, ahmaklık,
vs. nedenlerle ancak bu kadar katledilebilir, ruhsuzlaştırılabilirdi. Evler, yapılar vardı, sokakta insana benzeyen birşeyler de vardı ama ruh yoktu. Sanki onlar hiç yaşamıyorlardı. Pislik diz boyu ama akıl hiç yoktu. Kadınların peçenin ardından zavallı bakışları yürek paralıyordu. Halep'in en güzel yeri neresi diye sorarsanız bence Türkiye'ye dönüş yoluydu...

28 Ekim 2010 Perşembe

California Rain

Bu aralar sürekli shuffle'da tekrarlanan parça:

California rain is fallin'

I can hear the summer callin'
Far away, far away
A song that's fadin'

Put me on a plane tomorrow
I'll try to run from all my sorrow
Far away, far away
From endless waitin'

It's so cold here without the sun
I'm so sad here far away from everyone
What a fool to be ambitious
Moving here with all of my wishes

Far away, far away
From where my heart is
Shut the phone off and pack my bags
No more boys who boast and brag
Far away, far away
Where I belong

I'm so sorry for some things I've done
I'll be lonely till I can see my only one

California rain keeps fallin'
I can hear that old love callin'
Far away, far away
Where I started

I'm goin' back, back where I belong
Gonna catch a train
Gotta get back where I belong
Get back

27 Ekim 2010 Çarşamba

Pre-November





Kasım'da tüm iklimler kışta buluşmaya hazır. Sabah uyandığımda akşam işten çıktığımda hep karanlık gökyüzü. Yağmur,soğuyan hava,kendini rölantiye alan vücut. Dolayısıyla zihinsel seansların oranı da bir o kadar artıyor. Zevk aldığımız şeyleri artık hava muhalefetini karşımıza alarak yapıyoruz. Yine bir kaçma isteği dengeliyor insanı evde kapalı bırakan günleri. Hep aynı duran koltuk yer değiştirsin, dolaplar tekrar dolup boşalsın, hiç denemediğiniz yemeğin tarifi öğrenilip malzemeleri alınsın, okuyacağınız birikmiş kitaplar raflara girmeden önce gece uykularına eşlik etsin, yanan şömine kalorifer hatta tea light bile içinizi ısıtsın istiyorsunuz.  Nedensizce aklıma Özdemir Asaf'ın o meşhur şiiri geliyor bunları yazarken:

Yalnız kaldınız sanırsınız,
Biliyorum.
Yalnız bırakılmışsınız,
Biliyorum.
Ötesi yok.

Ötesi var:
Yalnızlık
Müziğin bile seni dinlemesidir.
Yalnızlık
İnsanın kendine mektup yazması
Ve dönüp dönüp onu okuması
Yalnızlığın da ötesidir.

Ekim'in son haftası 2 blog keşfi geliyor. Birincisi bayıldığım İskandinav evlerinden çekim fotoğraflarını paylaşan http://fantasticfrank.wordpress.com/ . Diğeri ise belli bir kalıbı olmayan dizayn dünyasına yeni bir anahtar. DESIGN IS MINE! http://designismine.blogspot.com/ İlginç tasarım haberleri ve yüksek doz nostalji içeren süper bir blog. Keep Saying TODAY IS A GOOD DAY bölümüyle beni kendine bağladı. Ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum.


26 Ekim 2010 Salı

Cream & White Photoshoot


Cream & White her an www.creamandwhite.tumblr.com adresindeki anlık paylaşımlarla yaşamaya devam ediyor. Beklerim (:

19 Ekim 2010 Salı

Streets of Philadelphia - 28 Years

























Zamanla hayatımızın her döneminde dostlar ediniyoruz, çok değerli canlılara bakma şansımız oluyor. Ama hayatı beraber öğrendiğiniz, en sinir olduğunuz anda bile kopmak istemediğiniz, belki de ilk sizi anlayan ve önden gidip size yol gösteren bir insanın olması ne kadar büyük bir şans bunu olgunlaşıp durup düşününce farkediyor insan. Konuştuğunda, yürüdüğünde, güldüğünde, sinirlendiğinde kendinizi gözlemleme şansını bulduğunuz kardeşiniz.

30'a yaklaştık diye dalga geçiyoruz birbirimizle. O bugün 29'a bastı ve benim için hala beni eve getirdikleri ilk gün korku,endişe,heyecan,şaşkınlıkla yanıma yaklaşan 5 yaşındaki çocuk. Ve Bruce Springsteen 28 koca yılın şerefine söylüyor bu şarkıyı:

I was bruised and battered and I couldnt tell

What I felt
I was unrecognizable to myself
I saw my reflection in a window I didn't know
My own face
Oh brother are you gonna leave me
Wastin´away
On the streets of philadelphia

I walked the avenue till my legs felt like stone
I heard the voices of friends vanished and gone
At night I could hear the blood in my veins
Black and whispering as the rain
On the streets of philadelphia

Aint no angel gonna greet me
Its just you and I my friend
My clothes don't fit me no more
I walked a thousand miles
Just to slip the skin ...

15 Ekim 2010 Cuma

Eat,Pray and Love



















Hayır, henüz filmi izlemedim. Ama bu "EAT" yazılı peçeteleri çok orijinal buldum. Asıl nokta ise masayı renklendiren çiçekler tabii ki. http://www.emersonmade.com/ 'da saça , elbiseye,masaya, evin her köşesine iliştirilebilecek süs çiçekleri satılıyor. Çoğu kocaman,renkli ve iddaalı.






13 Ekim 2010 Çarşamba

Denize Açılan Kapılar



























Bazen fotoğraflar bulacağım en iyi sıfatlardan daha çok şey anlatıyor. İçindeki huzur mesela, baktığınızda orada oturuyormuş hissi. Ufku böyle genişlettikten sonra kim farkında olmadan yaşayabilir ki bu anı. Denize açılan kapılar uzatıyor hayatı. Annemin lisedeyken İngiltere'de yanlarında kaldığı aile İzmir'i ziyaret ettiğinde eve geliyor, güneşin körfez üzerinde yarattığı pırıltılara bakıyor, tek kelime cennet diye nitelendiriyor manzarayı. Yeşillikler arasında yaşayan bir insan için bile önünde akıp giden bir su birikintisi olması huzur verirken biz nasıl duyarsızlaşıyoruz denize, martılara, seslere ve hayatımızın akışına





Monteboaggine





















Bir zaman yolculuğu, kuş uçuşu 2,5 saat mesafedeki cennete yolculuk. İtalya'da Monteboaggine kasabasında şehirden kaçış. Gökyüzüne baktığımızda gri bulutları görmek için çok erken değil mi? Fazlasıyla erken

Chocolate: Always The King


























Öyle bir nesil yetişiyor ki daha 11 yaşında diyete başlayan/başlatılan. Öyle bilinçsizleşmiş ki özellikle kadınlar zayıflama reçeteleri, özentiler, hayatını karartmalar üçgeninde. Yediği şeyin tadını almadan kalori hesabı yapanlar, alışkanlıklar peşinde bilinçsiz tüketim, kendini rahatlatmak adına tabağının ucunda yemeğinin yüzde 80'ni bırakanlar.

Çikolatayı, eti, makarnayı gerçekten seven, zeytinyağını bolca tüketen , meyva sebzeyi zamanıda yiyen ve yediği hiçbir şeyden pişman olmadan tadına varan insanlar mutlu olur (her açıdan). O zaman bu kadar dolmuşken ve sitemkarken Çikolatalı Mereng tarifi iyi gider. http://www.mytartelette.com/2010/07/recipe-chocolate-hazelnut-meringue-cake.html

http://www.mytartelette.com/ adresinde bolca var bu güzel tariflerden.

7 Ekim 2010 Perşembe

Hermes Bisikletleri

























Hiç o sonbahar tablosu içinde dökülen kırmızı yaprakların arasından önünde sepeti olan vintage bisikletinizle geçtiğinizi düşlediniz mi. Matrix üçlemesini yıllar sonra izleyen biri olarak inanıyorum o resmin içine girebileceğimize. Trafiğin, gürültünün sistemin bozuk parçaları olduğunu düşünüyorum. Her kar yağdığında Frank Sinatra sanrısı mi görüyorsunuz? Yapraklar dökülürken Charlize Theron ve Keanu Reeves ile Sweet November filminin çekimlerine katılıp, November Rain şarkısıyla gözlerinizi mi kapatıyorsunuz. Bisikletinize atladığınızda yollar hep düz, uzun ve rüya gibi değil mi? Aynı hastalığa yakalanmışız o zaman, bu mükemmel bisikletleri asla tekdüze olmayacaklar için paylaşıyorum (:




4 Ekim 2010 Pazartesi

Croissant


























Sabah kahvaltısında aylardır süren zinciri kırıp croissant aldım geçen gün. Büyük beklentiler, büyük hüsranlar getirirmiş. Bagete nutella sürmediğimiz kaldı sadece. Tadı tuzu olmayan, mayası fazla kaçmış bir çörekle karşılaştım. Hazır bu kadar özlemle yurdumda croissant arayışına girmişken bir tarihçesini de incelemek istedim.

Şekli crescent yani yarım aydan geliyor. Klasik Çağda ay tapılan ve kutsal görülen bir nesne olduğu için çöreği bu şekle sokmaya karar vermişler. Fransız kahvaltısının vazgeçilmezlerinden. 1970'lerde herşeyi fast-food formuna dönüştürmeye çalışan cin fikirliler pişmemiş croissant'ları paketleyerek tüketime sunmuşlar. Hem de sadece sade çörek olarak değil, toz şekerli, ballı, çukulatalı versiyonlarıyla.




Croissant doğumu 1838'lere uzanıyor. 92 numarada rue de Richelieu in Paris,  Boulangerie Viennoise patisserisini açan Avusturyalı topçu subayı August Zang özellikle Viyana spesiyallerinden kipferl'i ile ünlü oluyor. Fransızlar kipferl'in yerli versiyonunu croissant olarak değiştiriyorlar. En son It's Complicated filminde Meryl Streep'in croissant yaptığı sahne kitlenmişti zihnime. Şimdiyse sadece güzel bir tarifin peşindeyim.

10.10


2010'un en ilginç partisi herhalde 10.10.10 olmaya aday. Pazar gününe denk geldiği için düğün,nişan,kutlamasını bugüne alan çok insan vardır. Bu da pek anlam veremediğim bir konudur. Hızlı hızlı dergi sayfaları, bloglar döner ve çarkıfeleğin içinden ne çıkacağı belli olmaz benim için her ay. Sürekli yenilendiğini düşündüğümüz moda ve trendler tarih tekerrürden ibarettirin kanıtlarıdır. Biz geçmişe gidiyoruz, hiç denemediğimiz kıyafetleri, aksesuarları denemeye başlıyoruz fakat halihazırda bunu yaşamış olan nesil yaşlandık mı acaba diye kendini sorgulamaya başlıyor. Konuyu sakız gibi uzatmamalı, fotoğraflarla devam etmeliyiz.



Bu ay Grİstanbul ve yağmura inat bol renk var her yerde. Krem ve beyaz hayata tutunmaya devam ediyor ama sınırsız paletten de nasibini alıyor.



Duvar kağıtları boyanın yerine geçmeye başlıyor. Plastik alışveriş poşetleri örgü, kumaş çantalarla yer değiştiriyor. Zarflarda fotoğraflar yerine küçük kenar süsleri var. Davetiyeler kese kağıdı tonlarında, çiçek böcek desenleri sadece porselenleri sarıyor. Renklerin pastelde kilitlenmesi ise bu ağırlığı kaldırmamızda en güvenilir destekçimiz.

Ayın son haftasının yarısının tatil olması ve pastırma yazının bizi beklediği haberleri kışa hazırlanırken yaz çocuğu olan beni az da olsa motive ediyor.

Film Ekimi 2010



Hala bilet almamış olanlar http://filmekimi.org/programlar.asp 'den programlara bakıp, en çok önerilen Film Ekimi filmlerinden Sofia Coppola'nın Altın Aslan ödüllü Başka Bir Yerde,  Julie Bertucelli'nin filmi The Tree ve Yann Samuel'in 7 yaşında 40 yaşındaki haline mektup yollayan kadının, 33 sene sonra mektubu alıp hayallerinin ve fikirlerinin ne kadar değiştiğini gördüğü ilginç filmi L'ÂGE DE RAISON'a bilet bulabilirler. Kaçırdığım için yine çok pişman olduğum bir seri var bu 1 haftalık festivalde. Şanslı olanlara ise iyi seyirler (:

29 Eylül 2010 Çarşamba

Jan Eleni
























Hani hiç tanımadığınız o yabancı size hangi takımı tuttuğunu söyler ve renkleriniz tutuyorsa aranızda olumlu bir ilk intiba oluşur ya. Krem ve beyaz renkleri baskın tutan her tasarımcı algıda seçiciliğin etkisiyle olsa gerek gözüme hoş görünüyor. Dünyanın diğer ucundan yakalıyorum onu. Portfolyosu benim için kutsal oluyor. Jan Eleni de bunlardan biri.


Anneannesinin göz zevki ve stilinin O'na miras kaldığını düşünen Jan Eleni NYC doğumlu. New York'ta 9th Street'te açtığı küçük dükkanla adını duyurmaya başlamış 90'larda. Sonra editörler, stilistler, ünlüler ve dolayısıyla gelen şöhret. O dükkan büyüyor ve 2004'te çocuk odalarına odaklanarak kendi tarzını oluşturduğu şirketi kuruyor. Bence yaptığı işler gerçekten görmeye değer.

28 Eylül 2010 Salı

27 Eylül 2010 Pazartesi

Lezzetli Fotoğraflar




Pazar günü kendini tamamen dinlenmeye adarsın ve Joy FM / Radio Paradise yayınına kendini bırakırsın ya. Ve kendin yapmadığın bir listede birden en sevdiğin şarkılar çalmaya başlar. Tracy Chapman, "if not now..." diye söze girer, Frank Sinatra "regrets? i had a few.." diye devam eder, Jay Jay Johanson "I could be your friend, I could be your stranger" der, Nina Simone " what destiny holds for me,let me see.." diye bitirir.

Bu şarkılara sabah çift sarılı yumurta, öğlen şeker tadında amasya elmaları, akşamüstü sıcak çukulata ve ufak bezeler eşlik eder. Lezzetli fotoğraflarla yeni haftaya mutlu ve enerji dolu girilir. Ve Eylül 2010'u geri bırakacağımız son 4 gün başlar.

Sınırsız Seramikler


























Ünlü seramik sanatçısı Kathleen Hills'in koleksiyonu sınır tanımayan, ilginç tasarımlarla dolu. Eski ve yeniyi harmanlayan seride en beğendiğim fotoğraftaki şekerlik takımı.


Central St. Martins ve Royal College of Art'ta mezun olan Hills 2002'de kendi şirketini kurarak tasarımlarına devam ediyor.









Tasarımların tümüne bu adresten ulaşabilirsiniz.
http://www.kathleenhills.co.uk/stockists/index.php