1 Eylül 2013 Pazar

Hello September, Am I Shaking?



Bugün gündemimde çok fazla konu var: Belki ilki sadece bugünü yaşayan, bugün kendilerine ne denileceğini önemseyen, yarını düşünmeyen, hırslı ve vaktiyle çok ezilmiş, hayata tutunamamış insanlar.. Ve onların bu kendini bilmez hareketleri doğrultusunda yaşananlar..

Üzülüyorum  böyle insanlara, günlük hayatımızda maruz kaldığımız insanlar, hatta devletin başına geçenler.. Huzurlu hayatımızın krampları.. Eylül'e başlarken anmak istemezdim onları ama kaçış yok, Dünya Barış Günü, elele tutunmayı , rengarenk merdivenlerde yürümeyi bile hor görüyorlar bizlere. Zira o kaldırımın grisi gri iç organları gibi, kansız, cansız, renksiz..

Yazın çok hızlı geçmesini kenara koyuyorum, bu sonbahar çok büyük krizlere gebe. Her anlamda hazırlıklı ve bilinçli olmak şart.

Vicdanının sesini dinleyen, prensip bataklığında boğulmamış güzel insanlar, bu dünyayı siz kurtaracaksınız.

Aklımda Zülfü Livaneli'nin sesi:

"bir kıyıdan baktım dünyaya
ellerimde tuz, avucumda sedef
bir mavilik, bir açıklık
özgürlük hasreti
yüreğime vuruyor...
nerede, nerede insanlar?
dünyayı güzellik kurtaracak
BİR İNSANI SEVMEKLE BAŞLAYACAK HERŞEY,
o üzüntü birden gelir
yağmurlu havalarda
yeniden kurarım dünyayı ben
kederlerle
kimseler aşık değil mi bu şehirde
dünyayı güzellik kurtaracak
BİR İNSANI SEVMEKLE BAŞLAYACAK HERŞEY,
hava, martılar, ışıklı şehir
sarhoş ediyor beni yosun kokusu
hilesiz kucaklamak istiyorum
dünyayı, şehri ve seni
dünyayı güzellik kurtaracak
bir insanı sevmekle başlayacak herşey"
Güzel bir sonbahar olsun..