29 Kasım 2010 Pazartesi

Kış'a Lodosla Merhaba



Kışa geri sayım bitmek üzere, Eylül'de bizi korkutan soğuk dalgası lodosla kırıldı. Avrupa'dan kar haberleri gelirken incecik ceketle sahilde yürüyüşler yapabiliyoruz. Kar fobisi olan bir insan olarak mutluluk verici herşey ancak..

Geçen sene Nisan'a kadar kar yağdığı aklımdan çıkmıyor, Haziran sonunda doğumgünümü kutlarken yağmur ve soğuk dalgası ve mevsimler kaydı mı diye düşünmeden edemiyorum, Aralık bir sonbahar başlangıcı olabilir mi yeni düzende?

Daha 1 ay boyunca lodos zararsızca dolansın çevremizde, Dünya Rakı Haftası kutlansın http://www.dunyarakihaftasi.com/  ardından Şişhane'de yeni açılan Bird keşfedilsin, Hayal Kahve'sinde 70'ler 80'ler ziyaret edilsin  ve Piazza di Spagna toplanma noktamız olsun.

Hayatı saran tüm rutinlere inat yeni haberler, gelişmeler , programlarla dolu bir Aralık, kapıda..

25 Kasım 2010 Perşembe

Bu Bir Masal



Yağmurlu bir kış gününde, kalabalıktan, gürültüden, türban tartışmalarından,
komutanların açığa alınmasından, yetkili kişilerin palavralarından, işten, işsizlikten, bunaldıysanız eğer, güzel bir sinema keyfi yapın. Hiçte tumturaklı konusu olmayan, sade basit oyuncularıyla,
masal tadında işlenen ama insanın içini unutulmaya yüz tutmuş sıcacık duygularla dolduran
Çağan Irmak'ın yönettiği 'Prenses'in Uykusuna' gidin. Bence pişman olmayacaksınız....

10 Kasım 2010 Çarşamba

Kasımpatları



Bizlerin ilkokul çağlarında,okulda yapılan 10 Kasım anma törenlerinde herkes okula
elinde bir demet kasımpatıyla giderdi. Katmerli, kocaman kartopuna benzeyen
kasımpatları vardı. Şimdi insanların içlerindeki coşkular gibi kasımpatları da
cılızlaştı. Ama yine de ben ne zaman çiçek tezgahlarında kasımpatı görsem, 10 Kasım
aklıma gelir, hüzünlenirim. En büyük değerlerini anmak, hatırlamak eskiden olağan
iken şimdi bir zorlama gibi geliyor insanlara. Halbuki Atatürk'ümüze ne kadar çok
şey borçlu olduğumuzu hatırlamak bizim hedeflerimizi de büyütür aslında. O zaman
türban, tesettür, ve benzeri safsata ile uğraşacağımıza ileriye bakar, büyük hedefler koyarız kendimize, aynen Mustafa Kemal gibi.

4 Kasım 2010 Perşembe

Sweet November


Kasım ayında Butterfly Chocolate'tan el yapımı çikolatalar alınır, pazar kahvaltıları pancake sürpriziyle açılır ve Alaçatı'dan gelen zeytinler eşlik eder tüm tatlara. Sweet November'ın en iç açıcı fotoğraflarıyla beraber...

2 Kasım 2010 Salı

Antakya Yemek Demek


Antakya mutfağı Halep'ten sonra cennet gibi birşey. Çok gelişmiş bir yemek kültürü var.
Yazmaya çalıştığım yemek kitabı nedeniyle benim fazlaca ilgimi çekti. Öncelikle kullanılan malzemeler o kadar iyi ki, ortaya bu çeşitliliğin çıkmasına şaşırmamak gerek. Yenilenmeye ihtiyacı olan süper mozaiklerle dolu müzesi, defne kokulu Titus Tünel'i, Kaya mezarları, Hıristiyanlığın ilk yayılmaya başlandığı St. Pierre Kilisesi, Habib Neccar Camii, hepsi olağanüstü ama bence,
Antakya deyince önce akla gelen; YEMEK, YEMEK , YEMEK...

1 Kasım 2010 Pazartesi

ALEPPO !!!




Cumhuriyet Bayramı gibi anlamlı bir günü Halep'te yani bir Suriye kentinde geçirerek çelişki dolu
bir tatil yaşadım. Keşke, Cumhuriyetimizin bize kazandırdıklarını ülkemizdeki başı (aklı) bağlılarda
görebilseler, yaşayabilselerdi. Şehrin inanılmaz eski, güzel yapıları bağnazlık, tembellik, ahmaklık,
vs. nedenlerle ancak bu kadar katledilebilir, ruhsuzlaştırılabilirdi. Evler, yapılar vardı, sokakta insana benzeyen birşeyler de vardı ama ruh yoktu. Sanki onlar hiç yaşamıyorlardı. Pislik diz boyu ama akıl hiç yoktu. Kadınların peçenin ardından zavallı bakışları yürek paralıyordu. Halep'in en güzel yeri neresi diye sorarsanız bence Türkiye'ye dönüş yoluydu...