23 Haziran 2010 Çarşamba

İlhan Selçuk ve Yarın

Telefonda konuşurken birlikten bahsediyorduk. İnsanlara kardeşliğin, toplumun beraber hareket etmesinin ne denli kötü gösterildiğinden, soğutulduğundan. Biz iyi okullarda okuyup, sözümona rahat bir hayat sürerken bu şartlarda doğmadığı için ruhu, bedeni, inançları sömürülerek kullanılan insanlardan. Çaresizliğin sesi yeri göğü inletirken, tuzu kuruluğun en akıllı, mücadeleci bildiğimiz insanlar üzerinde bile yarattığı rehavetten.

Pazartesi'den beri okuyorum,dinliyorum.. En çok paylaşılanlar İlhan Selçuk'u salt kendi küçük dünyalarında yeri olmadığı için kötü ananların yazıları, attıkları manşetler kanı dondurmaya yetiyor. Çoğunun arkasında durduğu ise ne İlhan Selçuk'un cesareti ne de Atatürk gibi muazzam bir liderin vakur asaleti. Güçlerini desteksiz laflar savurup aksiyon alamayan bir kabadayıdan alıyorlar. Ve bu yüzden de asla bazı şeyleri anlayamayacaklar. İlhan Selçuk'un açtığı PENCERE ise asla kapanmayacak.

""...19’uncu yüzyılın ortasında ünlü Fransız sosyalisti Louis Blanc olağanüstü bir iyimserlik içindeymiş...

Dermiş ki:
 - Yarın dünya cennete kavuşacak...
1848, 1870, 1914, 1918 derken daha yakın zamanlara dek büyük devrimler, savaşlar, çalkantılar içinde yaşayanlar:
- Yarın” diyorlarmış “öyle bir barış güneşi doğacak ki ışıklarıyla ruhumuz kamaşacak...” (Sokakta Gürültü Var, Çağdaş Yayınları)

Nadir Nadi soruyor:
- Hiçbir zaman ‘bugün’ olmayan bu ‘yarın’a doğru çılgıncasına yuvarlanırken, gerçek kaderimizin manasını hâlâ anlayamayacak mıyız?..

21’inci yüzyıla girdik, dünya bir türlü cennete dönüşemedi, barış bir hayal...

Anılar bu kapsamda bize ne öğretebilir?..

Hem anı Cahit Sıtkı Tarancı’nın vapur iskelesinde “teneffüs ettiği” yasemin kokusu gibidir; anımsayabilirsiniz; ama, soluyamazsınız... "

(İlhan Selçuk - 22 Aralık 2008 - Cumhuriyet)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder