27 Haziran 2010 Pazar

23

26 Haziran 2010, 23 yaşındayım! 23 senedir ilk kez soğuk bir havada hatta yağmurda doğumgünü kutladım. 24'e nasıl basılır,nasıl telaffuz edilir işte bu şekilde öğrendim.

Çok değil 3 sene öncesine 20'ye sabitlemişim kendimi. Bundan sonra da hiç değişmeyecek biliyorum. Derken Vogue TR Temmuz sayısını okurken Yüzleşme bölümünde Ayça Şen'in tekrar hatırlattığı ünlü Fransız atasözü çıkıyor karşıma, "ah gençlik bilebilseydi, ah yaşlılık yapabilseydi". Zihnim +5 şeklinde ilerliyor, bedenim -10, çocuk gibi herşeyi yapabileceğini sıkıldığında her deliğe saklanabileceğini düşünüyor.

20-30 hayatın rotasının değiştiği, hatta belirlendiği zaman aralığıdır diye konuşuyoruz dostlarla. Herkes bir sonun bir başlangıcın sıkıntısını çekerken hepsini teker teker paylaşıyoruz. Aldığımız kararlar daha güçlü etkiler bırakıp daha köklü değişiklikler yaratıyor. Bunun etkisini uzaktan gözlemlemek bile korkutucu, heyecan verici. Hani O filmin saf,romantik kızı femme-fatale karakteri alt etmek için bir misyon üstlenmiş karşısına dikilmiş. Kendini hem daha güçlü hissediyor hem de daha yalnız. Karnaval havasında geçirdiğimiz kalabalık günler yerini  derin bir seçiciliğe bırakmış. Çevrenizde sadece gerçekten size değer verenler kalsın gerisi silinsin gitsin istiyorsunuz. İyi ki de böyle oluyor..

Tam bu çok neşeli geçen doğumgünü ertesi pazarında MFÖ Tam Ortasındayım diye fısıldıyor.

Tam ortasındayım yağmurun
Karın soğuğun ortasındayım
Nasıl da paylaşıyor insan isterse
Nasıl da birmiş meğer hasretler
Nasıl da mecburmuşuz sabretmeye
Sevmeye, öğrenmeye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder