25 Nisan 2010 Pazar

Gaziantep


Geçtiğimiz haftasonu şimdiye kadar Türkiye'de gidebildiğim en doğu noktaya, Gaziantep'e gittim.
Aslında bu çok acı bir itiraf, hem de iki yönden. Hem bu yaşa kadar oralara gitmemek, hem de gidebildiğin en uç noktanın Antep, haydi bir günlüğüne gittiğimiz Şanlıurfa olması. Bu nedenle gerçekten merak ve heyecanla bekledim bu geziyi. 'Büyük bir hayal kırıklığı' dememi bekleyenler yanılır , hiç değildi.

Hani Antep deyince aklımıza fıstığın tombulu, baklavanın hası, yemeklerin bol yağlısı, acı, lezzet gelir ya, evet bunların hepsi doğru. Ama bilinen gerçekler bunlar. Beni asıl etkileyen uçaktan aşağı baktığınızda görülen inanılmaz renkteki verimli topraklar. Fıstık ağaçları, alabildiğine uzanan iştah kabartıcı tarlalar. Çok çarpıcı bir gerçek daha; Antep sanayi kenti.Sanayi sitelerini de bolca gördük, 3 tane var ve dördüncü yolda... Fabrika sayısı 500 ü geçmiş.

Antep çevresi çok geniş fıstık ağacı alanlarıyla dolmuş. Baharın da etkisiyle alabildiğine yeşillik. Bu arada eşimin 30 yıl önce askerken diktirdiği ağaçların, daha sonraki katkılarla büyük bir orman olmasından duyduğum gurura da değinemeden edemeyeceğim. Kısaca Gaziantep, şehirleşmede pek başarılı olamayan ama sanayileşmede sınıf atlayan bir kent.
İzmir'li 'girişemeyicilere' duyurulur...


1 yorum:

  1. Sema hanım,
    Çok güzel yazmış ve buraları çok iyi özetlemişsiniz.Elinize sağlık.
    Yalnız Antep'i "şehirleşmede pek başarılı olamayan ama sanayileşmede sınıf atlayan bir kent."olarak tanımlamışsınız. Aslında Gaziantep sanayisi kadar şehirleşmesiyle de öne çıkan bir kaç şehirden birtanesidir. Sanıyorum bir kez daha Gaziantep'e gelmeniz gerekecek.
    Nazik düşünceniz ve zevkli hediyeniz için tekrar teşekkür ederiz.
    Selam ve sevgilerimizle,
    Güler-Serdar Aslan

    YanıtlaSil